UNESCO'nun İnsan ve Biyosfer (MAB) Programı kapsamında ilan edilen Biyosfer Rezervleri, doğayla daha uyumlu bir ilişki kurarak sürdürülebilir bir dünyada yaşamanın mümkün olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır. Çünkü, Biyosfer Rezervleri, insan ve doğa arasında ekolojik, ekonomik, kültürel ve sosyal açıdan dengeli ve sürdürülebilir ilişkilerin kurulduğu karasal veya sucul ekosistemlere sahip alanlardır.
Bir tabiat parçasının biyosfer rezervi olarak ilan edilmesi için, öncelikle yasal olarak koruma altına alınmış biyolojik çeşitlilik açısından önemli bir alana ve etrafında sürdürülebilir kalkınma ve lojistik destek işlevlerini gerçekleştirme olanağı sunan çekirdek zon, tampon zon ve geçiş zonu olmak üzere farklı bölgelere sahip olması ve bu işlevlerin en iyi şekilde yerine getirilmesini sağlayacak bir kolektif yönetim mekanizması ile yönetim planına sahip olması gerekir.
İlk Biyosfer Rezervi 1976'da ilan edilmiştir. Bugün dünyanın 134 ülkesinde 748 biyosfer rezervi bulunmaktadır. Toplam 7.442.000 km2 büyüklüğündeki (Türkiye'nin yaklaşık 10 katı) bu alanların çevresinde yaklaşık 275 milyon kişi yaşamaktadır.
Türkiye'nin halen ilk ve tek Biyosfer Rezervi olan “Camili Biyosfer Rezervi" Artvin ili Borçka ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. 29 Haziran 2005 tarihinde UNESCO tarafından ilan edilen alan tüm zonlarıyla birlikte 25.298 hektar büyüklüğündedir. Yeşil vadilerden, yüksek alpin çayırlara kadar insan etkisine fazla maruz kalmamış, geniş bir doğal ekosistem yelpazesini barındıran havzanın doğal yaşlı ormanları, nemli iklimiyle ılıman kuşak yağmur ormanları niteliğinde olan camili biyosfer rezervinin çekirdek zonunda yer alan Efeler ve Gorgit bölgeleri Tabiatı Koruma Alanı statüsüne sahiptir.
Biyoçeşitlilik açısından küresel ve ulusal düzeydeki öneminin yanısıra Camili, saf Kafkas arı ırkının varlığını sürdürdüğü bir alandır. “Camili Biyosfer Rezervi Yöresel Ürünler Sertifikasyon Projesi" kapsamında yerel üreticiler organik ürün sertifikası almaya hak kazanmıştır.
Doğal güzellikleri ve biyolojik zenginliklerinin yanısıra özgün sosyo-kültürel dokusu ile de dikkati çeken Camili'nin çok sesli yaşlılar korosu yaşayan insan hazineleri listesine girmiştir.Bölgenin biyosfer rezervi ilan edilmesinden sonra alandaki ziyaretçi sayısı artmış, doğal ürün ve bal üretimi ile pansiyonculuk ve doğa rehberliği giderek önem kazanmaya başlamıştır. Böylece doğayla uyumlu ekonomik faaliyetlerin yerel sosyo-ekonomik yaşama katkı sağladığı görülmüştür.
Camili Biyosfer Rezervi'nde gerçekleştirilen sürdürülebilir kalkınma çalışmaları 2012 yılında Brezilya'da düzenlenen Rio+20 Konferansı'nda Türkiye'nin iyi uygulama örneklerinden biri olarak sunulmuştur. Zengin biyolojik ve sosyo-kültürel mirası ile Türkiye, biyosfer rezervi olmaya aday birçok alana sahiptir.
UNESCO'ya bağlı İnsan ve Biyosfer (MAB) Programının 50. kuruluş yılı olan 2021'de gerçekleştirilen UNESCO Genel Konferansı'nın 41. Oturumunda, 3 Kasım Uluslararası Biyosfer Rezervleri Günü olarak kabul edilmiştir.