BAKANLIK BÜNYESİNDEKİ TAGEM ENSTİTÜLERİNCE GELİŞTİRİLEN VE ÜRETİMİ YAPILAN KURAKLIĞA TOLERANTLI 30 EKMEKLİK BUĞDAY, 12 MAKARNALIK BUĞDAY VE 19 ARPA ÇEŞİDİ BULUNUYOR
TAGEM'E BAĞLI FAALİYET GÖSTEREN KONYA BAHRİ DAĞDAŞ ULUSLARARASI TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ BÜNYESİNDEKİ KURAKLIK TEST MERKEZİNDE YAPILAN ÇALIŞMAYLA TESCİL EDİLEN 19 ÇEŞİT ÜRETİCİNİN HİZMETİNE SUNULDU
TARIM VE ORMAN BAKANI PROF. DR. KİRİŞCİ: “KURAKLIĞA DAYANIKLI ÇEŞİTLERİN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN AR-GE ÇALIŞMALARIMIZA BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ"
Tarım ve Orman Bakanlığı, küresel ısınmayla birlikte oluşabilecek kuraklık için tedbirlerini alıyor. 'Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı' hazırlıklarını sürdüren Bakanlık, ayrıca Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü'nün (TAGEM) bünyesinde ülkenin dört bir yanında faaliyet gösteren Enstitülerince değişen iklim ve toprak koşullarına uygun abiyotik (ekstrem sıcaklık, kuraklık, tuzluluk vb.) ve biyotik (hastalık ve zararlı) stres koşullarına dayanıklı hem de bu koşullarda bile yüksek verimli ve kaliteli tohum ıslah çalışmalarına uzun süredir devam ediyor.
Bu kapsamda Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerince kuraklığa tolerantlı 30 ekmeklik buğday, 12 makarnalık buğday ve 19 arpa çeşidi geliştirilerek üreticinin hizmetine sunuldu.
Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal araştırma Enstitüsüne bağlı olarak 2010 yılında kurulan ve dünyada üçüncü olan Kuraklık Test Merkezinde on binlerce materyal morfolojik, fenolojik ve fizyolojik olarak testten geçiriliyor. Merkezde bugüne kadar 19 çeşit testlerden başarıyla geçerek tescil edildi.
Tescil edilen çeşitler son yıllarda özel sektöre ve TİGEM'e devredilerek tohum çoğaltma çalışmaları yapılıyor. Bu çeşitlerden TANER ve BOZKIR kuraklık dayanımı ve yüksek su kullanım etkinliği özellikleri ile mevcut kuruda ekilen çeşitlere göre verimde yüzde 15-20 artış sağlamışken kalitede ise TANER yüzde 250, BOZKIR ise yüzde 200 artış kaydedildi. Her iki çeşit de iklim değişimine uyum konusunda umut veriyor. TİGEM'e devredilen SELÇUKLU ise daha yüksek verim ve kalite değerlerine sahip özellikleri ile piyasaya sunulacak.
ÜLKE GENELİNE YAYILMASI BEKLENİYOR
Kuraklığa dayanıklı çeşitler Konya, Karaman, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Sivas, Tokat, Kayseri, Çorum, Çankırı, Yozgat, Kütahya, Afyonkarahisar, Erzurum, Kars, Kastamonu, Mersin, Ardahan, Gaziantep, Eskişehir, Denizli, Burdur ve Kırşehir başta olmak üzere tüm Türkiye'ye yaygınlaştırılması hedefleniyor. Bu yayılma hızı dikkate alındığında geliştirilen çeşitlerin kullanım oranının, yakın zamanda ekmeklik buğday ekiliş alanlarında önemli bir düzeye ulaşması bekleniyor.
Kuraklıkla mücadelede çeşit geliştirme yanında koruyucu toprak işleme ve doğrudan ekim uygulamalarının yaygınlaştırılması için ise ülke genelinde TAGEM ve FAO destekli projeler yürütülüyor. Bu çalışmalar ile üreticilerin toprak hazırlama masraflarını azaltarak girdileri düşürülüyor. Ayrıca toprak işleyip parçalamadığından topraktaki nemi muhafaza ederek kuraklığın etkisi azaltılıyor. Yapılan çalışmalarla bu sistemi kullanan üretici sayısında ve doğrudan ekilen alanlarda artış gözleniyor.
KURAKLIĞA DAYANIKLI NOHUT
2022 yılında teklif edilen ve TAGEM - Doğu Akdeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nün 2023-2027 yılları arasında yürüteceği “Kuraklık Stresine Dayanıklı Nohut Genotiplerinin Geliştirilmesi" projesi ile kuraklığa dayanıklı, üreticilerin ve pazarın isteklerine uygun yeni nohut çeşitleri geliştirilmeye çalışılıyor. Bu amaçla kuraklığa dayanıklı ebeveyn hatlar belirlenecek ve ıslah programı oluşturulacak. Geliştirilecek olan yeni çeşitlerle üreticilerin kuraklıkla yaşadığı kayıplar azaltılarak hem üreticiler hem de ülke ekonomisine daha fazla katkıda bulunulmuş olacak.
Sıcak İklim Tahılları Araştırmaları kapsamında TAGEM'e bağlı enstitülerde konu uzmanı araştırıcılar tarafından olası küresel iklim değişikliği senaryoları değerlendirilerek öncelikle kuraklığa dayanıklı çeşit geliştirme çalışmaları yürütülmeye başlanmış ve bu çalışmalar halen devam ediyor. Bununla birlikte alternatif kültür bitkileri araştırmaları ve diğer agronomik çalışmalara önem verilerek, ulusal ve uluslararası projeler hâlihazırda yürütülüyor.
MISIRDA PROJELER DEVAM EDİYOR
“Mısırda Kuraklık Stresine Toleranslı Çeşit Islahı" adlı TAGEM tarafından finanse edilen 2017-2021 yılları arasında yürütülen proje kapsamında; kuraklığa toleranslılık ıslahı için oluşturulan popülasyonlardan ileri kademede nitelikli hatlar elde edilmiş ve önceki dönemlerde başarılı olan saf hatlar birbirleri ile melezlenerek aday çeşitler geliştirildi. Bu proje Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (BATEM) liderliğinde yürütülmekte olup, diğer mısır çalışan enstitülerimizde lokasyonlar şeklinde gerçekleştiriliyor. Projenin 5 yıllık ikinci dilimi 2022'de başlatılarak çalışmalar planlanmalar kapsamında sürdürülüyor.
HAYVANCILIĞA KABA YEM
Kaba yem ihtiyacının giderilmesine yönelik olarak, kurağa tolerant yem bitkisi (macar fiğ, otlak ayrığı, kılçıksız brom, korunga gibi) çeşit geliştirme çalışmaları da devam ediyor.
Orta Anadolu ve Geçit bölgelerine uygun kurak koşullara dayanıklı iki adet çeşit Aksoyak ve Özcan macar fiğ çeşitleri 2020'de geliştirildi.
Kuru şartlarda yürütülen yonca çalışmaları, yonca ıslah projesi çerçevesinde sürdürülüyor. 2020 yılı çalışma sonuçlarına göre kuru koşullarda iki adet çeşit adayı materyal bölge verim denemelerinde olumlu sonuçlar alınarak tescil başvurusu yapıldı.
Dünya genelinde kurak ve yarı kurak bölgelerde hayvancılıkta kaba yem olarak yaygın olarak kullanılan ancak Türkiye'de pek tanınmayan çalı bitkisi konusunda yapılan çalışmalardan olumlu sonuç alındı. Ankara Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü ve Eskişehir Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü'nde çoğaltım ve araştırma çalışmaları sürdürülüyor.
Çok su tüketen ve 8-10 ton silaj elde edilen silajlık mısıra alternatif olabilecek silajlık yulaf ve tritikale geliştirme çalışmaları sonucunda, dekara 7 ton silaj elde edilebilen yulaf ve tritikale çeşitleri geliştirildi.
ENDÜSTRİ BİTKİLERİNDE KURAKLIĞA TOLERANSLI ÇEŞİT ÇALIŞMALARI
Kuraklığa oldukça dayanıklı ve marjinal alanlarda da rahatlıkla yetiştirilebilen aspir bitkisinde de Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından Linas ve Olas isimli çeşitler tescil ettirildi.
Enstitüler de ayrıca “Soyada Verim ve Kalite Özellikleri Bakımından Üstün, Kuraklığa Toleranslı Genotiplerin Geliştirilmesi (2021 – 2023 )" TÜBİTAK projesini sürdürülüyor. Proje sonunda kurağa tolerant soya çeşitlerinin geliştirilmesi bekleniyor.
Pamuk
Nazilli Pamuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünce TÜBİTAK işbirliği ile Lif Verimi ve Kalitesi Yüksek, Biyotik ve Abiyotik Stres Faktörlerine Tolerant Yerli Pamuk Genotiplerinin, Klasik Islah ve Moleküler Sınıflama Yöntemleri ile Geliştirilmesi Projesi yürütülüyor. Proje çalışmalarında 2020 yılında tescil edilen Çerdo, Selçuk Bey ve Volkan çeşitlerinin kuraklığa orta tolerant olduğu belirlendi.
Marjinal alanlarda ve nadas alanlarında toprağı yormadan yetiştirilebilecek kurağa dayanıklı ketencik bitkisi için ülkemizde ilk yerli ve milli ketencik (Aslanbey) çeşidi 2017 yılında tescil edildi. Yenilenebilir enerji kaynağı olarak ketencikten hem kaliteli biyodizel hem de kaliteli biyojet yakıtı elde edilmekte olması yeşil mutabakata imza atmış olan Türkiye için büyük önem taşıyor.
TAGEM-Üniversite iş birliği ile “Kurağa Dayanıklı Hibrit Şeker Pancarı Çeşit Geliştirme Projesi" de devam ediyor. Proje sonunda kurağa tolerant şeker pancarı çeşitlerinin geliştirilmesi bekleniyor.
TARIMSAL KURAKLIKLA MÜCADELE STRATEJİSİ VE EYLEM PLANI
Tarım ve Orman Bakanlığının “Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı" kapsamında çalışmaları devam ediyor. Planda yer alan bazı hedefler ise şöyle:
- İklim değişikliği ve kuraklıkla mücadele adına kuraklığa dayanıklı-tolerant ve iklime uyumlu hububat çeşitleri geliştirilerek bunların kullanımının yaygınlaştırılması,
- Daha az su tüketen, su kullanım etkinliği yüksek endüstri bitkileri geliştirilmesi,
- Kuraklığa dayanıklı-tolerant çayır-mera yem bitkilerinin geliştirilmesi,
- Toprak sağlığının korunması ve topraktaki suyun muhafaza edilmesi adına Toprak İşlemesiz Tarım, Azaltılmış Toprak İşleme ve Doğrudan Ekim Sistemlerinin tanıtılması ve yaygınlaştırılması,
- Çayır ve meralara kuraklığa dayanıklı bitki tohumlarının doğrudan ekim sistemi ile ekilmesi,
- Orta Anadolu'da küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması (Merinos ve Akkaraman geliştirme projeleri),
- Orta Anadolu'da büyükbaş hayvancılıkta iklim değişikliğine uyumlu hayvan varlığının arttırılması ve gerekli dönüşümün sağlanması (Anadolu Esmeri Geliştirme Projesi),
- Kuraklık algısının belirlenmesi ve buna uygun stratejiler geliştirilmesi,
- Bitki genetik kaynaklarının belirlenmesi, toplanması, karakterizasyonu ve ıslah programlarına entegrasyonu.
KİRİŞCİ: KURAKLIĞA DAYANIKLI ÇEŞİTLERİN GELİŞTİRİLMESİNE ÖNEM VERİYORUZ
Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, tüm dünyayı tehdit eden kuraklığa karşı duyarlı olduklarını ve tedbirler aldıklarını belirtti.
Bakanlık olarak tarım politikasında tarımsal üretimi planlarken iklim değişikliğinin sebep olduğu kuraklık ve özellikle tarımsal kuraklığı göz ardı etmeden çiftçi odaklı projeler yürüttüklerini vurgulayan Kirişci, bu bağlamda 2008'den bu yana Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi Eylem Planları uyguladıklarını anlattı.
Kirişci, 2023-2027 dönemine ait planı açıkladıklarına dikkati çekerek, “Hem sulu hem de kuru tarım için çalışmalar yapıyoruz ve bu çalışmaları yaygınlaştırıyoruz. Bu çalışmaların sürdürülebilir olması ve sürekliliği çok önemli. Tüm kurum ve kuruluşlarımızla kuraklık tehlikesine karşı teyakkuzdayız" ifadelerini kullandı.
İklim değişikliğine karşı gıda güvenliğini sağlayacak tedbirler almanın stratejik öncelikleri arasında olduğunun altını çizen Kirişci, şu değerlendirmede bulundu:
“Tarım ve Orman Bakanlığı olarak konuyu sürdürülebilirlik perspektifinden bütün boyutlarıyla ele alıyor ve çalışmalarımızı güncel veriler ışığında şekillendiriyoruz. Toprak, su ve genetik kaynaklarımızın korunması, verimliliğin artırılması ve üretim alanlarında su potansiyeline uygun ürün desenlerinin oluşturulması bu konudaki çalışmalarımızın ana çerçevesini oluşturmaktadır.
Kuraklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi bu çerçevede yürüttüğümüz en kritik konulardan biri. Bununla ilgili Ar-Ge çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz.
Ülke olarak sahip olduğumuz iklim, toprak, su ve biyoçeşitlilik kaynaklarımız, iklim değişikliğinin olumsuzluklarını asgari düzeye indirecek çözümleri içerisinde barındırmaktadır."