"Dünyada Üretilen Gıdanın Her Yıl Üç'te Biri Kayıp Veya İsraf Oluyor"
"Ülkemizde Her Yıl 18,8 Milyon Ton Gıda Çöpe Gidiyor"
"2050'de Türkiye Nüfusunun 100 Milyona Ulaşması Bekleniyor"
"Gübrede Desteği Yüzde 100 Artışla Dekar Başına 20 Liraya Çıkardık"
"2020'de Bitkisel Üretimimiz 124 Milyon Tona Ulaşarak Cumhuriyet Tarihinin Rekorunu Kırdı"
"Tarımda İhracatımız Bir Önceki Yıla Göre Yüzde 5 Artışla 20,7 Milyar Dolara Ulaştı"
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Türkiye Bilimler Akademisi tarafından düzenlenen ve birçok üniversitenin yer aldığı Döngüsel Ekonomi temalı sempozyuma katıldı.
Konuşmasında ekonominin ortaya çıkışının kaynakların kıt, ihtiyaçların sınırsız olmasından kaynaklandığına vurgu yapan Bakan Pakdemirli "Günümüzde bu tabir içindeki "kıt kaynaklar" ifadesi daha belirgin hale geldi. Özellikle, her şeyi sıfırdan üretme isteği ve "KULLAN-AT" tüketim anlayışı, kaynakların, çevrenin ve dolayısıyla ekonominin sürdürülebilirliği önündeki en büyük tehdit olarak karşımızda duruyor. İşte bu tehdit karşısında 21. Yüzyılda "döngüsel ekonomi" anlayışı güçlü bir şekilde ön plana çıkmıştır" diye konuştu.
Tarım, diğer sektörler ile karşılaştırıldığında, binlerce yıldır "döngüsel ekonomi sürecinin" üretimde doğal olarak yer aldığı iyi örneklerden birisi olduğunu ifade eden Pakdemirli şöyle devam etti:
"Bildiğiniz gibi, bitkisel ürünler hayvancılığın hammaddesi olurken; hayvansal gübre de bitkisel üretimin ana girdilerinden birisidir. Tabi, "döngüsel üretim modeli"nin, son iki yüz yılda endüstriyel tarım uygulamalarının gelişmesiyle işlerliği giderek azalmış, gübre, ilaç gibi dış hammaddelere bağımlı hale gelmiştir. Bugün ise tekrar eskiye dönüş için yoğun ve haklı bir gayret gösteriyoruz. Çünkü, tarımda döngüsel ekonomi anlayışı gıda güvenliğimiz için oldukça önemli bir konuma ulaşmıştır"
50 Yılda Dünyada, Tarımsal Hasıla 11 Kat Artışla 3,5 Trilyon Dolara Ulaştı
İngiliz İktisatçı Robert Thomas Malthus'un meşhur bir nüfus teorisi olduğunu belirten Bakan Pakdemirli " Bu teoride kısaca şunu vurguluyor: İnsan nüfusu, var olan gıda kaynaklarına göre çok daha hızlı artıyor. Nüfus artışı ile gıda üretimi birbirini dengelemeyecek. Böylelikle dar gelirli kesim, gıdaya erişemeyerek bir süre sonra hayata veda edecek. Son 50 yılda Dünya nüfusu 2 kat artışla 7,8 Milyara ulaşırken, gıdanın ana kaynağı tarım alanı sadece yüzde 12 arttı. Ancak Maltus'un bu teorisi gerçek olmadı. Artan nüfusu doyurmak için kaynaklarımızı yoğun şekilde kullandık, verimlik ve üretim artışı sağlayan yöntemlere ağırlık verdik. Sonuçta, hem verim hem de üretimde ciddi artışlar sağlandı. 50 yılda dünyada, tarımsal hasıla 11 kat artışla 3,5 Trilyon dolara ulaştı" dedi.
Dünyada Üretilen Gıdanın Her Yıl Üç'te Biri Kayıp Veya İsraf Oluyor
Gıdaların yüzde 90'ının doğrudan ve dolaylı olarak topraktan üretildiğini söyleyen Bakan Pakdemirli " 50 cm'lik toprağın oluşması ise 20 bin yıl sürüyor. Maalesef, Dünyadaki toprakların yüzde 33'ü; karbon emisyonu, aşırı otlatma, azot kaybı, çoraklaşma ve ormanların azalmasıyla çoktan bozuldu. Yine, suyun yüzde 70'ini tarım kullanıyor. 50 yılda kişi başı yenilebilir su kaynakları, her yıl yüzde 1 azalırken, su tüketimi ise yüzde 1 artıyor. Bu dönemde Dünya'da zirai ilaç ve kimyevi gübre kullanımında ciddi artışlar oldu. Dünya'da doğal ekosistemlerin yüzde 70'inden fazlası dönüştürüldü. Bugün Tarım ve gıda üretimi, küresel sera gazı emisyonunun dörtte birini oluşturuyor. Diğer taraftan ise, Dünyada üretilen gıdanın her yıl üç'te biri kayıp veya israf oluyor" açıklamasını yaptı.
2050'de Türkiye Nüfusunun 100 Milyona Ulaşması Bekleniyor
2050 yılında Dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye Nüfusunun 100 Milyona ulaşmasının beklendiğini vurgulayan Pakdemirli şöyle devam etti:
"Bu nüfusu doyurmak için yüzde 60 daha fazla gıda üretmeliyiz. Bu üretim içinde yüzde 15 daha fazla suya ihtiyaç duyacağız. Diğer taraftan; kişi başına düşen tarım arazisi miktarı ve tarımda kullanılan suda yüzde 24, birim alandaki verimde ise yüzde 8 azalış bekleniyor. Kısacası, son 50 yıllık tablo ve gelecek beklentisi ortada. İşte bu olumsuz tabloyu kırmak, ancak üretimin ve tüketimin her aşamasında ekonomik döngüyü hayata geçirmekten, sürdürülebilir üretimi güçlendirmekten ve atıkları yeniden üretim sürecine katmaktan geçiyor"
Türkiye Topraklarının Yaklaşık Yüzde 80'i Bakanlığımızın Görev Alanında
Bakanlık olarak tarım, hayvancılık, orman, su, hava gibi önemli ve hayati alanlardan sorumlu olduklarını belirten Pakdemirli "Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 80'i bizim Bakanlığımızın görev alanında. Ve bu alanlarında hepsinde, sürdürülebilirlik ve döngüsel üretim ön planda. Bu nedenle, planlarımızı ve stratejilerimizi doğru belirlemeli, hedeflerimizi net olarak ortaya koymalıyız. Bu kapsamda; 2019 yılında, Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde; 15 yıl aradan sonra 3. TARIM-ORMAN ŞÛRASI'nı düzenledik. Üreticilerin ve tüm paydaşların önerilerini değerlendirerek, 5 yıllık planlarımızı oluşturduk ve 25 yıla ışık tutacak bir yol haritası hazırladık. Ardından vakit geçirmeden Eylem planımızı hazırladık ve uygulamaya geçtik. 60 maddelik Şûra sonuç belgesinin 43 maddesi, 38 ana faaliyeti içeren Eylem planımızın ise 27 maddesi doğrudan veya dolaylı olarak döngüsel üretimi ve kaynakların verimli kullanılmasını içeriyor. Ayrıca, Birleşmiş Miletlerin belirlediği 17 adet sürdürülebilir kalkınma hedefinin7 adedi doğrudan veya dolaylı olarak bizim Bakanlığımızın faaliyetleri arasında. Tabi bu hedefler içindeki göstergelerde önemli gelişmeler sağladık" değerlendirmesinde bulundu.
Organik Tarım Alanımız Son 19 Yılda 6 Kat Artışla 546 Bin Hektara Ulaştı
Sürdürülebilir tarımsal üretimin az kaynak kullanımı ile en yüksek verimden, yani optimizasyondan geçtiğini söyleyen Bakan Pakdemirli şöyle devam etti:
"Üretim planlaması ve desteklerin belirlenmesinde optimizasyonu etkin şekilde kullanmaya başladık. Böylece, daha az girdi kullanarak, çevrenin korunmasına ve atıkların azalmasına katkı sağlıyoruz. Tarım arazilerinin korunması için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Toplam alanı yaklaşık 85 Milyon dekar olan; 315 büyük tarımsal ovamızı koruma altına aldık.
Özellikle organik tarım ve iyi tarım uygulamaları, ağırlık verdiğimiz konuların başında geliyor. Sağladığımız destekler sayesinde organik tarım alanımız son 19 yılda; 6 kat artışla 546 Bin hektara ulaştı. Bakanlığımıza bağlı araştırma enstitülerimizde, tarım ve orman atıklarının yeniden değerlendirilmesi, sera gazının azaltılmasına yönelik de Ar-ge faaliyetleri yürütüyoruz. Zirai ilaç kullanımı azaltmak amacıyla biyoteknik ve biyolojik mücadele destek verdiğimiz konulardan birisi"
Gübrede Desteği Yüzde 100 Artışla Dekar Başına 20 Liraya Çıkardık
Tarımsal destekler ve kırsal kalkınmada da, benzer şekilde kaynak verimliliği ile döngüsel üretim yapısına öncelik verdiklerinin altını çizen Bakan Pakdemirli "Pirim desteklerinde münavebeyi, yani ürün rotasyonunu belli dönemlerde zorunlu kılarak topraklarımızın verimliliğini korumaya çalışıyoruz. Yine, su kısıtı olan yerlerde daha az su tüketen ve toprağa azot bağlayan mercimek ve nohut gibi ürünleri %50 ilave pirim desteği ile teşvik ediyoruz. Su kısıtı olan yerlerde yem bezelyesi, fiği, macar fiği, burçak gibi yem bitkilerinin ekilişlerine ilave %50 destek sağlıyoruz. Toprak analizine 40 Lira destek veriyoruz. Katı organik ve organominarel gübre kullanımında verdiğimiz desteği Sayın Cumhurbaşkanımızın bu hafta açıkladığı üzere yüzde 100 artışla dekar başına 20 Liraya çıkardık" diye konuştu.
Ülkemizde Her Yıl 18,8 Milyon Ton Gıda Çöpe Gidiyor
Her bir tarım ve gıda ürününün, üretim aşamasında çok sayıda üretim kaynağını kullandığını ifade eden Pakdemirli "Gıda kayıp ve israfı, bu kaynakların boş yere harcanması anlamına geliyor. Maalesef Ülkemizde her yıl 18,8 Milyon ton gıda çöpe gidiyor. Bildiğiniz gibi, ülkemizin yıllık gıda cirosu 500 Milyar Liradır. Eğer, toplumsal farkındalık meydana getirebilir, yüzde 2'lik bir tasarruf sağlayabilirsek, 10 Milyar Liramızı çöpe atmamış oluruz. Bu rakam, 360 bin ailenin yıllık asgari geçimi demektir. Geçen yıl Mayıs ayında; gıda kaybını önlemek ve gıda israfını azaltmak amacıyla GIDANI KORU, SOFRANA SAHİP ÇIK kampanyasını başlattık. SÖZ VER sloganıyla gıda israfı yapmayacağına söz verenlerin dijital olarak imzasını alıyoruz. Şuana kadar 851 Binin üzerinde kişi söz verdi. Sizlerin de sofranasahipcik.com adresinden bu seferberliğe katılmanızı ve kampanyaya destek vermenizi özellikle bekliyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Ülkemizin ilk yerli ve millî Elektrikli Traktörünü üretim bandından inme aşmasına getirdiklerini de belirten Bakan Pakdemirli, 8 kat daha az yakıt harcayan bu traktörün üretim maliyetini azaltırken, aynı zamanda çevreci yönüyle de ön planda olacağını söyledi.
2020'de Bitkisel Üretimimiz 124 Milyon Tona Ulaşarak Cumhuriyet Tarihinin Rekorunu Kırdı
Konuşmasında su yatırımlarına da değinen ve son 18 yılda; Cumhuriyet tarihinin 2 katından fazla, yani 600 adet barajı hizmete aldıklarını ifade eden Pakdemirli "İşte bu depolama yatırımları sayesinde, iklim değişikliğindeki dalgalanmadan, tarımsal üretimin minimum seviyede etkilenmesini sağladık. Böylece, 2020 yılında meteorolojik kuraklık ve pandemiye rağmen; toplam bitkisel üretimimiz 7 milyon ton artışla 124 Milyon tona ulaşarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Yine, su tasarrufun sağlayan 150 yer altı barajımızı inşallah 2023'e kadar bitirmeyi planlıyoruz" dedi
Tarımda İhracatımız Bir Önceki Yıla Göre Yüzde 5 Artışla 20,7 Milyar Dolara Ulaştı
Üretmenin ve kalkınmanın temel amaçları olduğunu vurgulayan Bakan Pakdemirli "Ama bunu, sürdürülebilir, çevreye duyarlı ve ekonomik döngüye uygun şekilde yapamazsak, gelecekte zor bir tablo ile karşı karşıya kalacağımız aşikar. İşte bu hedef doğrultusunda yürüttüğümüz çalışmalar üreticimizin emeğiyle birleşince tarım sektörümüz büyümeye ve gelişmeye devam ediyor. Tarım sektörü 2020 yılı ilk 3 çeyrek ortalamasında yüzde 5,3 büyüyerek ekonomimize önemli katkı sağladı. Tarımda ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 5 artışla 20,7 Milyar dolara, dış ticaret fazlamız ise yüzde 9 artışla 5,5 milyar dolara ulaştı" dedi.