Su Yönetimi Genel Müdürü Sayın Afire SEVER, Tarım TV'de yayımlanan Tarım Orman Gündemi programına canlı yayın konuğu olarak katıldı. Programda, Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün deprem bölgelerinde yaptığı çalışmalar, su güvenliği konusunda yürütülen çalışmalar, su kaynaklarının etkili kullanımı için yapılan çalışmalar ile Su Verimliliği Seferberliği kapsamında yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi.
“TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI AİLESİ OLARAK SAHADAYDIK"
Sayın SEVER konuşmasına Bakanlığımız tarafından, depremden etkilenen illerin içme suyu arzı güvenliğinin sağlanmasına yönelik koordinasyonun sağlanması, belediyeler, özel sektör ve TÜBİTAK ile iş birliği halinde içme, kullanma suyu hatlarında kalite analizleri yapılması/yaptırılması görevinin Su Yönetimi Genel Müdürlüğü'ne verildiği vurgusu ile başladı.
Sayın SEVER “Asrın Felaketi dediğimiz iki büyük depremi arka arkaya yaşadık. Bu süreçte hem bütün ülke olarak, hem de Sayın Bakanımız Prof. Dr. Vahit KİRİŞCİ'nin liderliğinde Tarım ve Orman Bakanlığı ailesi olarak sahadaydık. Depremden etkilenen illerimizde Genel Müdürlüklerimiz çok güzel çalışmalar yaptı. Bizde Su Yönetimi Genel Müdürlüğü olarak sahada çalışmalarımızı yaptık daha da yapmaya devam edeceğiz." dedi.
06 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş olan depremler sebebiyle on ilimizde çeşitli altyapı ve üstyapı problemlerinin ortaya çıktığını ifade eden Genel Müdürümüz Sayın Afire SEVER, “Özelikle içmesuyu kaynaklarında meydana gelen hasarlar nelerdir, arıtma tesislerimizin durumu nedir gibi hususları yerinde tespit etmek üzere ekiplerimiz sahadaydı. Akabinde, gerekli görülen yerlere yönelik iyileştirme çalışmalarına konu olacak verilerin ilgili kurum, kuruluş ve saha ziyaretleri yapıldı. Sahada tespitlerde bulunurken başta Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü olmak üzere Su Kanalizasyon İdareleri ve Sağlık Bakanlığı ile istişare halindeydik. Sahada yapılan çalışmaları rapor ettik. Su Kanalizasyon İdarelerinin kurmuş olduğu içerisinde Genel Müdürlerin yer aldığı bir whatsapp grubumuz var. Dolaysıyla içmesuyu sistemlerine yönelik olarak sahada ne tür iş ve işlemler yapılıyor, ne tür güvenlik tedbirleri oluşturabiliriz konularını koordinasyon halinde yerine getirmeye çalışıyoruz." dedi.
“DEPREMDEN ETKİLENEN TÜM İLLERİMİZDE SU ANALİZLERİ YAPIYORUZ"
Son yıllarda küresel ölçekte yaşanan taşkın ve kuraklık gibi hidrometeorolojik karakterli afetler, başta insan hayatı olmak üzere ekosistemi ve su kaynaklarını tehdit etmekte ve bu afetlerin görülme sıklığı, etkisi ve süresindeki artışlar ülkemizin ekonomisini ve yaşam standartlarını önemli ölçüde etkilemektedir.
Bu noktada kaynaktan musluğa kadar suyun güvenliğinin sağlanması çok önemli olduğuna dikkat çeken Sayın SEVER “Deprem gibi afetlerde özellikle su kaynağında tahribatlar, isale hatlarında kırılmalar veya patlamalar olabiliyor, arıtma tesislerimizin çalışma sistemleri durabiliyor. Yine arıtma tesisinden çıkan suyu şebekeye veriyorsunuz. Şebekede bir kırılma olması halinde kanalizasyon sisteminden şebekeye sızıntılar olabiliyor. Dolayısıyla kaynaktan musluğa kadar olan bütün hattı ele alarak su kalitesini ortaya koymaya çalıştık. Genel Müdürlüğümüz personelleri ve özel laboratuvar firmalarından personeller depremden etkilenen tüm illerimizde kaynaktan musluğa kadar tüm aşamalarda 266 noktada 41 fizikokimyasal, kimyasal ve mikrobiyolojik parametreleri içeren su kalitesi analizlerinin yapılması için sahada numune alma çalışması yaptı. Bu analizleri bir rapora çevirdik. Mayıs ve Haziran aylarında yeniden sahaya çıkarak içme suyu kalitesini tespit etmek ve bu kaliteyi sağlayabilecek arıtma tesisinin özelliğini ortaya koymak için bir dizi analiz daha yapacağız. Bu şekilde ihtiyaç duyulan arıtma tesisinin kapasitesini belirlemiş olacağız." diye konuştu.
“TAŞKIN YÖNETİM PLANLARI YAPIYORUZ"
Su Yönetimi Genel Müdürü Sayın Afire SEVER, deprem bölgesinde içmesuyu güvenliğinin sağlanmasının yanında belirlenecek olan yeni yerleşim yerlerine göre mevcut durumdaki Taşkın Yönetim Planlarının yeniden gözden geçirilmesini ve risklerin belirlenmesi gerektiğinin altını çizerek “Deprem gibi hidrometeorolojik olaylar olarak nitelendirdiğimiz taşkın, kuraklık ve biyolojik saldırılar da bizim için bir afettir. Dolayısıyla bu afetlere karşı bizim bir risk kalkanımızın olması gerekiyor. Risklere göre eylem planlarımızı ortaya koymamız ve uygulamaya aktarmamız lazım. İşte bu noktada bizim afet içerisinde yer aldığımız noktalardan bir tanesi de Taşkın Yönetimi. Bu doğrultuda; 23 havzada Taşkın Yönetim Planını hazırladık, 2 havzada (Meriç-Ergene ve Marmara) ise çalışmalara devam etmekteyiz. Ayrıca, “Taşkın Yönetim Planlarının Hazırlanması, Uygulanması ve İzlenmesi Yönetmeliği" doğrultusunda 6 yılda bir Taşkın Yönetim Planlarının güncellenmesi gerektiğinden 5 havzada güncelleme çalışmalarına başladık." ifadelerini kullandı.
Bir diğer risk yönetimi çalışması taşkınların önceden tahmin edilmesi ve taşkın yaşanmadan önce gerekli uyarıların yapılarak taşkından kaynaklı can kaybının olmaması, mal kaybının ise asgari düzeye indirilebilmesidir. Bu kapsamda, Genel Müdürlüğümüz bünyesinde 2017 yılında kurulan Genel Müdürlüğümüz ile birlikte Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) ve DSİ Genel Müdürlüğü (DSİ) personellerinin görev yaptığı “Taşkın Tahmini ve Erken Uyarı Merkezi (TATUM)"nde çalışmalara devam ettiklerini kaydeden Sayın SEVER, “72 saat öncesinden başlanılarak bulunduğumuz zamana kadar yağışın tahmin edilmesi, yağışın ne kadarlık bir akış meydana getireceğinin öngörülmesi ve taşkın hususunda kurum ve kuruluşlara gerekli uyarıların yapılması maksadıyla “Taşkın Tahmini ve Erken Uyarı Sistemi (TATUS)" nin pilot havzalarda kurulması çalışmalarına başladık. Sistemin 2023 yılında 6 havzada yaygınlaştırılması çalışmalarına başlanmasını ve 2028 yılında ülkemizdeki tüm havzalarda kurulması hedeflemekteyiz." dedi.
“HAVZA BAZLI SU YÖNETİMİNİ HEDEFLİYORUZ: TAŞKIN YÖNETİM PLANLARININ YANISIRA HAVZA BAZLI PLANLAR HAZIRLIYORUZ"
Su Yönetimi Genel Müdürü Sayın Afire SEVER, ülkemizdeki 25 hidrolojik havza için su nüfus projeksiyonları hazırladıklarını belirterek yoğun baskılardan dolayı özellikle bazı havzalarda su çekiminin çok fazla olduğunu, kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya kalındığını bu sebeple bilimsel çalışmalar ışığında modellemeler yaparak Havza Yönetim Planları, Taşkın Yönetim Planları, Kuraklık Yönetim Planları ve Su Tahsis Planları hazırladıklarını söyledi.
Sayın Bakanımız Prof. Dr. Vahit KİRİŞCİ'nin sadece suya göre tarım değil, suya göre planlama yapılması ilkesinden yola çıkarak ülkemize kazandırdığı suya göre tarım politikası kapsamında öncelikle havzalardaki su bütçesini iyi bilmek gerektiğini vurgulayan Sayın SEVER, “Sektörlerin su ihtiyacını belirlerken sektörler içinde tarım sektörünün payını dikkate almalıyız. İhtiyacı tespit ettikten sonra da kuraklık şiddetine göre ürün desenini ortaya koymak gerekiyor. Bu sebeple, havza ölçeğinde su kaynaklarının arz-talep dengesinin de eşzamanlı sağlanması gerekmekte olup en fazla su talep eden tarım sektörünün iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en az şekilde etkilenmesine yönelik tedbirleri içeren ve suya göre tarım ilkesinden hareketle Sektörel Su Tahsis Planlarını hazırlıyoruz. Sektörel Su Tahsis Planlarında, su potansiyelindeki azalma durumları da göz önüne alınarak en kırılgan sektör olan tarım sektöründe ürün deseni, sulama zaman planlaması gibi önlemler belirlenerek hem gıda güvenliğinin sağlanması hem de çiftçilerimizin ekonomik kazancının en üst seviyeye çıkarılması hedefleniyor." dedi.
“SU KAYNAKLARININ ETKİLİ KULLANIMI İÇİN ÇALIŞIYORUZ"
Su Yönetimi Genel Müdürü Sayın Afire SEVER, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü olarak öncelikle su kaynaklarımızın iklim değişikliğinden nasıl etkileneceğini tespit edip, sonrasında da bu etkileri minimize edecek hatta fırsata çevirecek tedbirleri belirlemek ve bu tedbirleri yaygınlaştırmak için çalıştıklarını ifade etti.
İklim değişikliği, hızlı nüfus artışı, artan sanayileşme ve diğer çevre sorunlarıyla birlikte suyumuz ve dolayısıyla geleceğimiz tehdit altında olduğuna dikkat çeken Genel Müdürümüz Sayın Afire SEVER “Ülkemiz, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin yoğun olarak hissedileceği Akdeniz iklim kuşağında yer almasından dolayı iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden en fazla etkilenecek ülkeler arasında kabul ediliyor. İklim değişikliğine bağlı olarak havzalarımızdaki su varlığımızın gelecekte nasıl etkileneceğine ilişkin projeksiyonlar su kaynaklarımızın önümüzdeki yüzyıl içerisinde yüzde 25-30'lara varan oranlarda azalabileceğini gösteriyor. Sayın Bakanımın da dile getirdiği gibi biz 'su stresi' altında olan bir ülkeyiz. Ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 1.313 metreküpün altında. Bu durum bize yeni su kaynaklarına ihtiyacımız olacağını ve mevcut su kaynaklarımızı da verimi kullanmamız gerektiğini gösteriyor. Bu sebeple, her birimizin su için seferber olmamız ve mevcut su kaynaklarımızı verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanmamız büyük önem taşıyor." dedi.
“SU VERİMLİLİĞİ SEFERERLİĞİNİ BAŞLATTIK"
Sayın SEVER Su kaynaklarımızın ektili kullanımı vurgulu konuşmasının devamında Su Yönetimi Genel Müdürlüğünce yapılan önemli çalışmaları şu şekilde aktardı. “Bildiğiniz üzere, ülkemizde kentsel, tarımsal endüstriyel ve diğer faaliyetlerde ve hatta bireysel kullanımlarda suyumuzu verimli kullanarak, kaynaklarımızın sürdürülebilirliğinin sağlanması ve gelecek nesillere aktarılması gayesi ile Su Yönetimi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda Bakanlığımız tarafından, Sn. Emine ERDOĞAN Hanımefendinin himayelerinde ulusal ölçekli Su Verimliliği Seferberliği başlatıldı. Bu kapsamda ilk olarak 31 Ocak 2023 tarihinde Su Verimliliği Seferberliği Tanıtım Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda bu sürecin en önemli çıktısı olan ve aynı zamanda en temel yol haritamız olan, Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı ilan edildi."
Seferberlik kapsamında hazırlanan Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planının kentsel, tarımsal, endüstriyel su kullanımlarında verimliliğin sağlanması konusunda yol gösterici nitelik taşıdığını ifade eden Sayın SEVER ayrıca, gri su kullanımı, yağmur suyu hasadı, bireysel kullanımlara yönelik rehber dokümanlar hazırladıklarını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:
“Öncelikle su verimliliği seferberliği kapsamında, su kullanım kültürünü bireylerde, sektörlerde ve bütün ülkede yaygınlaştırmak istiyoruz ki kuraklıkla mücadele edelim, iklim değişikliğine ülke olarak uyum kapasitemizi artıralım. Bunun için modern sulama sistemlerini teşvik ediyoruz. Tarımda sulama randımanı oranını %65 seviyesine çıkartmayı hedefliyoruz. Bugün itibariyle 6,9 milyon hektar alan sulanabiliyor ama nüfus artışıyla beraber 9,5 milyon hektara ihtiyacımız var. Bununla beraber yıllık şebekeye 6,22 milyar metreküp su veriyoruz. Bu suyun 2 milyar metreküpten daha fazlası kayıplarla beraber yok oluyor. Musluğa gelen yaklaşık 4 milyar metreküp suyun 1 milyar metreküpünü yanlış kullanımlarla kaybediyoruz. Türkiye'de içme suyu sistemlerindeki su kaybı oranını %25'e akabinde de %10'a indirmeyi hedefliyoruz. Yine alacağımız önlemlerle sanayi sektöründe %50'ye varan oranlarda su kullanım verimliliği sağlayabiliriz. Dolayısıyla buna yönelik olarak tarım, sanayi, tekstil, gıda başta olmak üzere bütün sektörlere ilişkin çalışmalar yürütüyoruz. Bütün su kullanıcı gruplarının bu seferberliğe “Bir Damla da Sen Ol" bilinci ile katılmasını önemsiyoruz."
Su Verimliliği Seferberliği kapsamında hepimize düşen görevler olduğunu ifade eden Su Yönetimi Genel Müdürü Sayın Afire SEVER “Bütün paydaşlarımızla birlikte, suyumuz ve geleceğimiz için el ele vermeye ve bu seferberlikte hep beraber yerimizi almaya bekliyoruz ve Sayın Bakanımızın da söylediği gibi “yarın değil hemen şimdi" diyoruz." ifadeleri ile konuşmasını sonlandırdı.
Haberin videosu için tıklayınız.