2013 yılı FAO Konferansında Dünya Toprak Gününün 5 Aralık tarihinde kutlanması oy birliği ile kabul edilmiş ve BM Genel Kurulunda 5 Aralık gününün Dünya Toprak Günü olarak kutlanacağı kabul ve ilan edilmiştir.
Dünya Toprak Gününün kutlanmasının amacı; insanları toprakla bütünleştirmek ve insan hayatında en kritik öneme sahip olan toprağın varlığının değerini küresel anlamda ortaya koymak ve gelecek kuşaklara aktarmaktır.
Bu çerçevede, Ülkemizde Bakanlığımızca "Dünya Toprak Günü" etkinlikleri düzenlenmekte ve kutlanmaktadır. Bu yıl da Bakanlığımızca düzenlenen etkinlik Zoom uygulaması üzerinden Tarım Reformu Genel Müdürü Kerim ÜSTÜN, Genel Müdür Yardımcısı Abdulkadir KARABULUT, FAO Temsilcisi Ayşegül SELIŞIK, Tema Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat ÖZER ve Harran üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Kaya'nın sunumları; Genel Müdür Yardımcıları, Daire Başkanları, İl Müdürleri ve ilgili şube müdürlerinin de katılımı ile toplantı yapıldı.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE TOPRAKLARIMIZI KORUMANIN ÖNEMİ ARTTI
Açılış konuşmasını yapan TRGM Genel Müdür Yardımcısı Abdulkadir Karabulut, "Bildiğiniz üzere; Son çeyrek yüzyıldır, küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkileri tüm dünyada yaşanmakla birlikte, iklim değişikliğinin gerçekçi bir dayanağının olmadığı yönünde karşı bir kesim vardı. Özellikle 2000'lerden sonra artan doğal afetler, sıra dışı iklim olayları ile bu karşı görüş tamamen etkisini yitirmiş ve tarım-gıda tüm dünyada öncelikli bir konuma gelmiştir. Son yaşanan pandemi ise bu önceliğin stratejik değerini artırmıştır. Artık gıda ve gıda üretiminin sağlandığı doğal kaynaklar her zamankinden daha kıymetli hale gelmiştir. Şüphesiz bu kaynaklardan birisi de topraktır. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü olarak CBK'daki 1. Görev maddemiz Ülke tarım sektörünün rekabet gücünü yükseltmektir. Dolayısıyla bu küresel gelişmeler karşısında Tarım Reformu ailesi olarak bizlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Tarımsal üretimin temel kaynağı olan toprakla ilgili büyük görevler düşmektedir. Tarımdaki bu dönüşüm sürecinde, Topraklarımıza değer katacağımıza inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle Dünya Toprak günümüzü kutluyor, tüm değerli katılımcılara saygılarımı sunuyorum. '' şeklinde ifade etti.
TOPRAKLARIMIZI KORUMAK İÇİN HAREKETE GEÇMEMİZ LAZIM
FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül SELISIK, toprakların tüm insanlık için öneminden bahsetti, FAO ve Bakanlığımız arasında yapılan Teknik İşbirliği Programı kapsamında hazırlanan Sürdürülebilir Toprak Yönetimi Eylem Planının hayata geçirilmesi gerektiğinden ve tarım topraklarının planlı ve sürdürülebilir kullanımı için entegre bir yaklaşım ile tüm sektörleri kapsayan, katılımcı, sosyal, ekonomik ve çevresel hassasiyetleri dikkate alarak kullanımın sağlanmasının öneminden bahsetti. Bu kapsamda ülkemizde uygulanacak yatırım programlarında FAO'nun işbirliğine hazır olduğunu ve dikkatimizi toprakların sürdürülebilir kullanımına odaklamamız için çok fazla zaman kalmadığını bu nedenle, ivedilikle toprakları korumak için harekete geçmemiz gerektiğini ifade etti.
TOPRAĞI KORUMAK YAŞAMI KORUMAKTIR
Tema Yönetim Kurulu üyesi Nevzat Özer, "Binlerce yıldır sayısız uygarlığa ev sahipliği yapan Anadolu toprakları yorgun ve yoksuldur. Gıdamızdan giysiye, suyumuzdan temiz havaya yaşamı var eden topraklarımız sayısız tehdidin altında bunalıyor. Toprak kayıpları; biyolojik çeşitliliği, su tutma ve karbon depolama kapasitesini azaltıyor. Toprak kayıpları gıda güvenliğimizi tehdit ediyor. Arazi tahribatı önlenmelidir; bozulumu engellemek, zorunlu ise azaltmak, doğada açtığı yaraları restorasyon çalışmalarıyla iyileştirilmek temel görevimiz olmalıdır. Bu araçlar için yasal düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Çevre Kanunu, Orman Kanunu, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu, Mera Kanunu'nda arazi bozulumunu kolaylaştıran istisnai maddeler yerine, korumayı temel alan ve tahribata asla izin vermeyen hükümler içermelidir. Toplumsal barışın topraktan geleceğini ifade eden Hayrettin Karaca'yı bu önemli günde bir kez daha anıyoruz. Toprağı korumak yaşamı korumaktır…'' şeklinde ifade etti.
BAKANLIĞIMIZ ÖRNEK PROJELER UYGULUYOR
Harran üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Kaya, "Toprak denince ilk akla gelen tarım ve gıdadır; toprak hakkında çok şey söylenebilir ama esas olan ona yaptığımız katkıdır. Bu anlamda toprak için neler yaptık neleri başardık neleri başaramadık ona bakmak gereklidir. Son 30 yıla bakıldığında 4 milyon ha toprağı betonlaşma nedeniyle, 1.5 milyon ha alanı da tuzlulaşma nedeniyle kaybettiğimiz gözüküyor. Bununla beraber iyi şeylerin de yapıldığı, özellikle Toplulaştırma çalışmaları ve FAO ile ortak yapılan projelerin olması çok olumlu şeylerdir. Biz üniversite olarak ne yapıyoruz, örnek vermem gerekirse öncelikle sulama projelerinden hareketle toprağa ihtiyacı kadar değil maalesef fazlaca su verildi açık kanal sistemleriyle, bir süre verim artmakla beraber daha sonra maalesef tuzlulaşmaya sebebiyet verildi. Bu tabi ki bize ders oldu bundan sonra suyu yüzeyden değil artık toprak altında kapalı sistemler kullanmaya başladık ve örnek projeler yaptık, bunlar tabii Tarım Bakanlığının başarılı projeleriydi. Biz de ek olarak bu çalışmalara ilaveten dijital tarım uygulamalarımızla öncülük ederek katkıda bulunduk". şeklinde ifade etti.
KÜRESEL ISINMA VE ARTAN NÜFUS ORANI DOĞAL ÜRETİM ALANLARININ KORUNMASINI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANIMININ SAĞLANMASINI ÖNEMLİ HALE GETİRDİ
TRGM Genel Müdürü Kerim Üstün, "Bilindiği üzere dünyamızın nüfusu her geçen gün artmakta olup, 2050 yılında 10 milyarı bulması öngörülmektedir. Bununla beraber ihtiyaçlar ve tüketim talebi de hızla büyümektedir. Kentleşmede %68 artış öngörüsüne karşın, Gıda üretiminde ise %60 artış zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan baktığımızda; yanlış kullanım uygulamaları, sanayileşme ve küresel ısınma gibi nedenlerle, doğal üretim kaynakları risk altında olup, azalmaktadır.
Sadece küresel ısınmanın 2050 yılında kadar %20-40 verim düşüşüne neden olması beklenmektedir. Mevcut sanayi uygulamalarıyla 2050 yılında oluşacak gıda talebinin karşılanması, için %67 oranında daha fazla tarımsal arazi gerekmektedir. Dolayısıyla tüm bu perspektif karşısında, toprak başta olmak üzere mevcut doğal üretim kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması son derece önem arz etmektedir.
"Peki, Ülkemiz açısından durum nedir" diye baktığımızda: 84 milyon olan ülke nüfusumuzun, 2050 yılında 100 milyonu bulacağı ve kentleşme oranımızın %86 civarlarında olacağı tahmin ediliyor. Bildiğiniz üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle iki Bakanlığın birleşmesi sonucunda; 78 milyon ha Ülke topraklarımızın yerleşim alanları dışında kalan %79'u, Bakanlığımız sorumluluğuna geçmiştir. Bu alan içerisinde özellikle gıda güvenliğimizi üzerine inşa ettiğimiz yaklaşık 24 milyon ha tarım toprağımızın korunması sürdürülebilir kullanımı ve yönetimi önem taşımaktadır. 2005 yılında çıkarılan ve ilk bütüncül yasa olan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, siz değerli İl Müdürlerimiz ve şube müdürlerimiz ve sahadaki mesai arkadaşlarımızın emekleri ile amaçlarına ulaşmaya başlamıştır. Bu Kanunun uygulamalarından sonra tarım dışı amaçlı izinlendirme taleplerinde 2 kat azalma olmuştur. 8,6 milyon ha alanda detaylı toprak etüt ve laboratuvar analizlerini tamamlamış bulunuyoruz. Bu verilerimizi de Tarım Arazileri Değerlendirme Bilgi Sistemi olan TAD Portalında kullanıma açtık. Ayrıca ülke genelinde yetkilendirdiğimiz 200 adet toprak analiz laboratuvarı Tarım Bilgi sisteminin içinde olup yapılan analizler mekânsal olarak bu sistemde kayıt altına alınmaktadır
Tarım topraklarımızın yanlış ve fazla gübreleme ile tahrip olması, yapısının bozulması, sürdürülebilir üretim gücünün azalmasına engel olmak, yüzey ve yer altı sularımızın nitrat ile kirlenmesini önlemek için, Ülke genelinde 4820 istasyonda nitrat kirliliği izleme çalışmalarına devam etmekteyiz.
SUYU VERİMLİ KULLANMAK, TOPRAĞIN ÜRETKENLİĞİNİ SÜRÜDÜRÜLEBİLİR KILMAK ZORUNDAYIZ
Toprak ve su tarım için iki ayrılmaz bileşendir. Ancak bilinçsiz olarak fazla verilen su, toprağı olumsuz etkilemekte tuzluluk alkalilik gibi sorunları beraberinde getirmektedir. Bu anlamda Bakanlık olarak zaten kıt olan suyu hem verimli kullanmak, hem de toprağın üretkenliğini sürdürülebilir kılmak için çiftçimize eğitimin yanı sıra, modern (yağmurlama ve damlama) sulama sistemleri için %50 hibe desteği vermekteyiz. Ülkemiz genelinde bireysel sulama sistemleri hibe ödemelerinin başladığı 2007 yılından günümüze kadar toplamda 35.456 adet projenin sulama sistemleri modernizasyonu gerçekleştirilmiş olup, bu işlemler için toplam 955 milyon TL Hibe Desteği sağlanmıştır. Bildiğiniz üzere bu konuda illerimizin 2021 yılında gelen tüm projelerini kabul ettik. 2023 yılı hedefleri doğrultusunda toplam 150 bin hektarın modern sulama sistemleri ile sulanması ve bu işlemler için her yıl 200 milyon TL olmak üzere toplam 3 yıl içinde 600 milyon TL sulama sistemleri destek ödemesi yapılmasını planlanmaktayız. Yine bizim için son derece önemli olan "Ulusal Toprak Bilgi Sistemi" nin oluşturulması için küresel toprak ortaklığı kapsamında çalışmalarımız, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve ilgili paydaşlarımızla birlikte yürütülmektedir.
Yunus Emre;
"Bir avuç toprak, biraz da suyum ben, neyimle övüneyim işte buyum ben."
diyerek toprağın değerini ve önemini bu veciz sözleriyle ne güzelde ifade etmiştir. Bu duygu ve düşüncelerle bu önemli günümüze katıldığınız için hepinize gönülden teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum", "5 Aralık Dünya Toprak Günümüz Kutlu Olsun" şeklinde ifade etti.