Küresel iklim değişikliği, öngörülemeyen meteorolojik olayların sayısını ve şiddetini artırmakta, çeşitli doğal afetlere neden olmaktadır. Bu doğal afetler arasında en sık yaşanan ise taşkın afetidir. Taşkın, ülkemizde de tüm afetler arasında can ve mal kaybına yol açan meteorolojik afetler arasında birinci, tüm afetler arasında depremden sonra ikinci sırada yer almaktadır.
Türkiye, coğrafi konumu itibariyle iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedildiği Akdeniz'in doğusunda bulunduğundan, yüksek risk grubu ülkeler arasında kabul edilmektedir. Ülkemizde daha sık, şiddetli ve uzun süreli kuraklıklar, sıcak hava dalgaları ve orman yangınlarının görülmesi beklenmektedir. Ayrıca, kısa süreli fakat şiddetli sağanak yağış görülen günlerin sayısındaki artış ile ani oluşan taşkınların sayısında önemli artışların olacağı öngörülmektedir. Bu sebeple, taşkın risk yönetiminin önemi her geçen gün artmaktadır.
Ülkemizde 1975 yılından bu yana 2600'ün üzerinde taşkın meydana gelmiş olup bu taşkınlarda 900'den fazla vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yaklaşık 1 milyon hektar alan taşkına maruz kalmış ve taşkınlardan kaynaklanan ekonomik kayıp 4 milyar $ üzerindedir. Sadece 7-11 Temmuz 2023 tarihleri arasında çoğunluğu Karadeniz Bölgesinde meydana gelen taşkın ve sel olaylarında, 5 milyar Türk Lirası maddi kayıp meydana gelmiştir. Dolayısıyla can ve mal kaybına sebep olan taşkınlara karşı gerek yapısal gerekse yapısal olmayan çalışmaların yapılması zarureti bulunmaktadır.
Taşkınlar her ne kadar iklim değişikliği dolayısıyla şiddeti ve etkisi artan doğal afetler olsa da sonuçlarının bu derece büyük olmasının temel sebebi insan faaliyetleridir. Taşkın alanlarındaki yerleşimler, dere yataklarına müdahaleler, plansız kentleşme ve sanayileşme faaliyetleri sebebiyle yüzey akışındaki artışlar bunlardan bazılarıdır. Tüm bunlar bir arada değerlendirildiğinde, özellikle şehirlerde taşkınların hem sayısında hem de meydana getirebileceği hasarlarda artış olacağı beklenmektedir.
Taşkın kaynaklı hasarlar, sadece taşkını kontrol ederek önlenememektedir. Bu hasarların azaltılması, hatta mümkünse tamamen ortadan kaldırılması için, çok disiplinli ve bütüncül bir yaklaşımla taşkın risk yönetiminin sağlanması gerekmektedir. Bu kapsamda nehir havzasının bir bütün olarak değerlendirilmesi, aşağı ve yukarı havza ilişkisinin dikkate alınması, sadece taşkınlara değil bunları etkileyebilecek ya da bunlardan etkilenebilecek faaliyetlere de odaklanılması gerekmektedir.
Bu kapsamda, Genel Müdürlüğümüz tarafından Havza ölçeğinde Taşkın Yönetim Planları hazırlanmaktadır. Ayrıca Avrupa Birliği Taşkın Direktifine uyumlu olarak hazırlanan “Taşkın Yönetim Planlarının Hazırlanması, Uygulanması ve İzlenmesi Yönetmeliği" gereğince Taşkın Yönetim Planları 6 yılda bir güncellenmektedir.
Taşkın Yönetim Planları, havzadaki olası bir taşkın yaşanmasında insan hayatı, ekonomik zarar, çevre, doğal, tarihi ve kültürel varlıklar açısından ortaya çıkabilecek maddi ve manevi kayıp ve zararların önlenmesi ve/veya azaltılması için yapılması gerekli olan tüm çalışmaları ve kurumlar arası koordinasyonu düzenlemek amacıyla hazırlanmaktadır.
Ülkemizin önemli havzalarından biri olan Marmara havzası; nüfus ve ekonomik aktivite bakımından ülkemizdeki en yoğun havzalardan bir tanesi olması sebebiyle yaşanan taşkınların etkilerinin önemi tüm paydaşlar tarafından bilinmektedir.
Bu minvalde hazırlanan Marmara Havzası Taşkın Yönetim Planı; 2. Ulusal Su Kurulu toplantısında onaylandı ve 17 Ocak 2025 tarihli 32785 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 9419 sayılı ile Cumhurbaşkanlığı Kararı ile yürürlüğe girdi.
Yürürlüğe giren Marmara Havzası Taşkın Yönetim Planı ile taşkın riski ön değerlendirmesi yapılarak riskli yerler belirlenecek, bu yerlerde taşkın hidrolojisi ve harita çalışmaları yapılarak her bir yerleşim yeri tek tek farklı senaryolara göre uluslararası alanda kabul edilen programlar ile modellenecektir. Bu modellerde üretilen taşkın simulasyonları ile taşkın tehlike haritaları ve taşkın risk haritaları hazırlanmıştır. Olası taşkınları engellemek için alınması gereken yapısal ve yapısal olmayan tedbirlerin yanısıra taşkın öncesi, taşkın anı ve taşkın sonrasında yapılması gereken çalışmalar belirlenmiştir.
Yürürlüğe giren Marmara Havzası Taşkın Yönetim Planı kapsamında:
- 23.500 km2 alanı kapsayan Marmara Havzası; Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Edirne, İstanbul, Kırklareli, Kocaeli, Tekirdağ ve Yalova illerinin tamamını veya bir kısmını kapsamaktadır.
Havzada yer alan 3.214 yerleşim yeri değerlendilmiş ve 1.205 yerleşim yeri ön riskli olarak belirlenmiştir. - Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından işletilen 101 adet akım gözlem istasyonu ve 131 adet otomatik meteoroloji gözlem istasyonu verileri ile taşkın debileri ve hidrografları hesaplanmıştır.
- Toplamda 580 adet olmak üzere; 291 adet 1 boyutlu, 289 adet 2 boyutlu taşkın modeli 4 farklı senaryo için hazırlanmıştır.
- Havzada 658 adet derede toplam 3.612 km hidrodinamik modelleme çalışması yapılmıştır.
- Taşkın pik debileri kullanılarak yapılan hidrolik modelleme çalışmaları doğrultusunda hesaplanan yayılım alanları ve su derinlikleri ile “Taşkın Tehlike Haritaları" oluşturulmuştur.
- Modelleme çalışması yapılan 580 adet akarsu/dereden sadece 62 tanesinin kapasitesinin yeterli olduğu tespit edilmiştir.
- İl ilçe merkezleri ve nüfusu 2000'den büyük yerleşim yerlerinde toplam 92 adet Taşkın Tehlike Haritası hazırlanmıştır.
- Su altında kalan öğelerin ve etkilenmesi muhtemel nüfusun değerlendirildiği ve derecelendirilerek gösterildiği “Taşkın Risk Haritaları" hazırlanmıştır.
- Taşkın esnasında vatandaşların güvenli bir şekilde en kısa sürede güvenli bölgelere tahliye edilmesi için taşkın tahliye planları da hazırlanmıştır.
- Taşkının etkilerini asgari düzeye indirebilmek için rantabilite hesabı da yapılarak toplam 1112 adet tedbir belirlenmiştir. Taşkınların meydana getireceği ekonomik zarar 65.2 milyar TL olarak hesaplanmış olup tedbirlerin uygulanma maliyeti ise 44.6 milyar TL olarak belirlenmiştir.

